Orhan Pamuk’un bir kitabını daha okumayı bitirdim. Kitabın adı Cevdet ve Oğulları. Kitap da tüccar bir babanın ve ailesinin başından geçenler anlatılmakta. Aynı zamanda olayların geçtiği yer olan zamanın İstanbul’u da detaylı bir şekilde anlatılmakta.
Kitabı okurken daha önceden okumuş olduğum Yüz Yıllık Yalnızlık kitabına benzediğini düşündüm. Yüz Yıllık Yalnızlık kitabında da bir ailenin başından geçenler birkaç nesil boyunca ayrıntılı bir şekilde anlatılıyordu. Ben nedense Cevdet Bey ve Oğulları kitabını daha akıcı ve daha zevkli buldum. Belki de bunun sebebi merak ettiğim konulardan bahsediyor olması. Belki de bahsettiği insanların benim kültürümden olması.
Kitabı okuduktan sonra kitap üzerine düşünürken kitaptaki karakterleri iki gruba ayırdım. Tutunanlar ve tutunamayanlar. Belki bu gruplama çok genel olacak ama benim hoşuma gitti. Kitaptaki bazı karakterler hiçbir çaba sarf etmeden hayatın akışına kendini kaptırırken bazı karakterler de hayatta anlam arıyorlar. Hayatın akışına kendini kaptıranları tutunanlar grubuna koydum. Hayatın anlamını anlamaya çalışanları ise tutunamayanlar grubuna koydum.
Kitabın dili çok akıcı. Kitabın her bölümünü büyük bir zevk ve merakla okudum. Okumanızı öneririm.
Bana tutunamayanlar deme 🙂
BeğenBeğen
Tutunamayan olmak kelime anlamı olarak olumsuz olsa bile aslında iyi bir farkındalık. Boş bir hayat yaşamaya doğru sürükleniyoruz zaten çevresel ve sosyal koşullarla, bunun biraz olsun farkına varabilmeliyiz. Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” kitabı ağır gelse de “Korkuyu Beklerken” adlı hikayelerini topladığı kitapta tutunamayanları anlatışını çok beğenmiş ve üzerine düşünmüştüm. Tavsiyen için teşekkürler, Orhan Pamuk’un dili gerçekten hafif, okunası.
BeğenBeğen
Tutunamayanlar kitabına tekrar bir ara başlamak istiyorum. Belki bu sefer bitiririm 🙂
Korkuyu Beklerken kitabını okumayı planlıyorum.
BeğenBeğen
Korkuyu Beklerken’i de okuruz, fakat Tutunamayanlar’ı okurken özet yazarak gitmek lazım, planlı başlarız 😉
BeğenBeğen