Yazıya ilk başlamam Uçaksavar Yurdu’nda olmuştu, ilk başlamam derken, bir deftere belirli zamanlarda yazmak babında ilk başlamak. Üniversiteye başladığım ilk günlerdi. Gürültü yaptığımızdan dolayı yurt müdüresi ile aramızda komik muhabbetler geçiyordu. Bunlardan bahsederek başlamıştım yazmaya. Eski bir ajandaydı ilk kullandığım defter, hâlâ dolmadı aslında. Bir doğum günümde hediye olarak verilen Arwey defter sayesinde ajandayı bir kenara bırakmış oldum. Sonrasında bilimum eşyaya yaptığım gibi bu deftere aşık olup devamlı onu aradım, elimde yedeğim de bulunuyor zaten. Defterin hoşuma giden yönleri, çizgisiz oluşu, dokusunun, tuşesinin kaliteli ve farklı olması, arkasında gerektiğinde koparılabilecek kesikli notçukların olmasıdır. Çizgisiz defter fakat, araya kareli yahut çizgili karton koyup yazabiliyorsunuz. Siteden daha ayrıntıya ulaşabilirsiniz, iyi reklam yaptım 🙂
Bu deftere yazdığım sıralarda kütüphaneden aldığım The Artist’s Way kitabını okuyarak hemen hergün yazmaya başlamıştım, kitap bunu gerektiriyordu. Sonralarda Sanatçının Yolu ismiyle kitabın Türkçe’si de çıktı. Kitap insanın içinde biryerlerde kalmış yaratıcılığı tekrar canlandırmaya yönelik durumlar geliştiriyor. 12 hafta boyunca sizden bazı uygulamalar ve kendi üzerinizde gözlemler yapmanızı istiyor ve hergün yazmanızı da istiyor. Gelişim ile ilgilendiğiniz zamanlarda kitabı tavsiye ederim. Bir iki nokta yakalasanız zaten emeğe değmiş oluyor.
Kullandığım defterlerin arka kısımlarına okuduğum kitaplardan beğendiğim sözleri de yazıyorum, çoğu zaman kitaplardan hiçbir şey hatırlayamıyoruz, güzel sözleri elinizin altında bulundurmak işe yarayabiliyor. Okuldayken evimi görenler bazı sözleri dolabıma, hatta mutfak duvarlarına da yazdığımı bilirler, imkanınız varsa tavsiye ederim, çok keyifli olabiliyor.
Yine üniversitedeyken bir gün kalem kutularımda kim bilir nerden gelmiş olan dolma kalemler buldum. Bir kırmızı bir de siyah pelikan marka mürekkep almıştım, kalemler biraz kötü olduğundan gel heves git heves dolma kalem kullanmaya başladım. Kalemlerin kötü olduğunu sonralardan anladım tabi. Geçen yıl, sevdiğimin hediye ettiği cross marka kalemi, özellikle mektuplarda kullanarak mürekkep sevdamı biraz daha arttırdım. Günlük defterde de yazmayı denedim fakat; sayfanın arkasına çok fazla geçiriyor, pek verimli olmuyor.
Bir tane de diamine mürekkep aldık sevgilimle birlikte, rengini de özellikle ona seçtirdim, böylece mektuplar ve notlar daha bir keyifli hâle geldi. Geçen yıldan beri hedefimde Lamy kalem var, ince uçlu alacağım, F uç deniliyor, Fine. Bu kalemi istememin sebebi şeffaf olduğundan içindeki mürekkebin rengini alacak olması, ince uç istememin sebebi ise, yazımın küçük olduğundan daha verimli ve güzel yazabilecek olmam. Kalemler genellikle M oluyor, Medium. Sanımca bunlar imza için daha uygun, yahut büyük karakterli yazılar için.
Geçen yıl çıkan Mürekkep Balığı dergisi de iştahımı ve keyfimi arttıran güzelliklerden birisi. Hatırlamadığım bir reklam ile karşıma çıkmıştı. Sonrasında takip edip İstanbul’a gittiğimde izine düşerek bir sayıyı alabildim. Aslında direk abone olacaktım fakat yine de önce bir alayım dedim ve ardından abone oldum. Şu an itibariyle şu ay çıkar, ayın şu günü çıkar diyemiyorum fakat; tarih gelip elime ulaştığında her konusunu uygun zamanda sıkılmadan okuduğumu belirtmeliyim. Çok emekle harcandığından dolayı bundan sonra da beni olumsuz yönde şaşırtacağını sanmıyorum. Özellikle yazmayı seven arkadaşlarıma şiddetle tavsiye ediyorum. Gönderilen ilk sayıda kargo yüzünden gecikme yaşanmasından ötürü bana bir not yazılmıştı, fotoğrafta bunu görüyorsunuz. Dergi yapımcılarının ilgi ve hassasiyeti de buradan anlaşılıyor zaten.
Bugünlerde iş yerine erken geldiğim saatler ve öğle aralarında günlük 1 sayfa yazma geleneğimi sürdürmeye çalışıyorum. Çalışmıyorken düzensiz bulduğumuz düzeni çalışıyorken yakalamaya çalışıyor gibiyim. Bu karmaşada günlük 1 sayfa yazmak çok kolay olmasa da, kattığı faydayı da düşünerek o kadar da zor değil. Herkesin birşekilde yazıyla tanışması dileklerimle..
Aklıma gelmişken saydam rotring kalemler vardı, aşığı olduğum başka bir nesne, onları da buradan saygıyla anıyorum 🙂
Bu arada güzel konuşma ve yazma dememin sebebi, yazmanın güzel bir şey olmasından ve güzel konuşmanın doğru yazmaktan geçiyor olduğunu düşünmemden ötürüdür.
“Güzel Konuşma ve Yazma” için 3 yorum