Contemporary İstanbul 2021

7-10 Ekim 2021 tarihleri arasında 16.Contemporary İstanbul Sanat Fuarı Haliç’teki Tersane’de gerçekleştirildi. Yüzlerce sanatçının eserleri sanatseverlerle buluştu. Ben de ziyaret etme fırsatı buldum ve biraz deneyimlerimden bahsedeceğim.

Oldum olası böyle fuarlardan, sergilerden çok etkilenmişimdir. Çok detaylı bilgi birikimim olduğunu söyleyemem ama sanat eserlerinden etkilenmek için veya hayran kalmak için tek şart elbette çok iyi anlamak değildir. Bize neler hissettirdiği, bizi alıp nereye sürüklediği de bir o kadar önemlidir.

Fuar belirli büyük bölümlerden oluşuyor, her bölümün içerisinde sanatçıların da yer aldığı küçük bölümler var. Burada sanatçılarla sohbet edebilir, onları dinleyebilirsiniz. Maalesef ziyaretçi kalitesi biraz zayıf görünüyordu. Elinde telefon, sürekli fotoğraf çeken hiç bir eserin açıklamasını okumayan ve poz veren insan sayısı çoktu. Özellikle aşağıdaki yazı ve en altta paylaştığım fotoğraf beni etkilediği için fotoğrafladım.

İngilizce’de home için genellikle ev denir. Türkçe’de ise ev ve yuva kavramı farklı şeylerdir. Evi yuva yapan içindeki bireylerdir, anılardır, bize hissettirdikleridir. Bu yazı hoşuma gitti ve benim aklıma “Hababam Sınıfı” sahnesini getirdi. Bu sahnede öğrenciler okullarından atılmışlardı ve ormanda ders görmeye başlamışlardı. Mahmut Hoca da aşağıdaki yazıya benzer bir açıklama getirmişti.

İnek Şaban: “Hocam böyle okul mu olur?

Mahmut Hoca: “Olur. Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur.”

Tulum Hayri: “Allah aşkına hocam, bu okulda insan ne öğrenir?”

Mahmut Hoca: “Yaşamayı, mücadele etmeyi, doğa ile savaşmayı öğrenirsiniz. Bilgili olmayı, en önemlisi kendinize karşı saygıyı öğrenirsiniz. Bu saydıklarım eğer bir okulda yoksa, orada sadece bir taş yığını vardır.”