25 Nisan Cuma sabahı işyerinde iki toplantım vardı. Toplantıları, blok halinde çalıştığımız binanın giriş katındaki toplantı salonunda yaptık. Ofisimiz binanın ikinci katında ve toplantıya inerken çanta taşımak istemediğimden not defterimi, bilgisayarımı ve bilgisayar faremi elime alarak inmiştim.
İki toplantı toplamda üç saat sürdü. Sonrasında öğlen yemeği yemek üzere ofis katına doğru merdivenlerden çıkmaya başladık. Ofiste çalıştığım günlerde hareket olması için genelde merdivenleri kullanırım. Merdivenlerden çıkarken takım yöneticimize bir şeyler anlatıyordum.
İkinci katın son basamağını çıkarken ayağım bir anda takıldı ve düşmeye başladım. Bir elimde bilgisayarım, diğer elimde de farem ve defterim olduğu için düşüşümü elimle durdurmam mümkün olmadı. İstemeyerek düşüşümü dizimin üst kısmıyla yavaşlattım ve yere sırtüstü düştüm.
Şokun etkisiyle ilk birkaç saniye kendimi çaresiz hissetim. Sonrasında hemen toparlandım, yerden kalktım ve birkaç metre ötedeki ofisimize geçtim. Sol dizimdeki acı şiddetliydi ama şansıma kendimi tam dizimle değil de sağ üst kısmındaki kaslı kısımla durdurmuştum. Masamda onbeş dakika dinlendikten sonra eczaneden krem almaya karar verdim. Yaklaşık sekizyüz metre ötedeki eczaneye yürüdüm, kremimi alıp döndüm.
Cumartesi günü dizimi hissederek yürüdüm. En çok da merdiven inip çıkarken dizimi hissediyordum. Pazar günü merdiven inip çıkma dışında problem yaşamadım. Bugün yani salı günü ise sabah koşuya çıkmayı düşündüm ama sonrasında vazgeçip yürüyüş yapmaya karar verdim.
Pazar günü için işten arkadaşlarla dağda yürüyüş yapmayı planlamıştık ama bu yürüyüşe katılamadım. Evimizin etrafında kendimiz küçük bir yürüyüş yaptık.
Bu tecrübeden kendime çıkardığım ders yürürken mümkün mertebe ellerin boş bırakılarak yürünmesi. Bu kurala kışın çok katı uyan birisiyim: soğuk ve yağışlı havalarda ellerim cebimde ya da elimde nesnelerler kesinlikle yürümem. Artık herzaman ellerimi boş bırakmaya çalışacağım. Eğer ellerim boş olsaydı, bu kaza basit bir takılma olarak kalacaktı.
Leave a Reply